ŞIIR ,ROMAN VE HAYATA BAKIŞIMIZ ÜZERINE BIR METAFOR
Arkadaşlarımdan birisinin ''21 mart Dünya Şiir Günü'' sebebiyle posta kutuma gönderdiği Melih Cevdet Anday'a ait olan ‘’ Çok Güzel Şey’’ isimli şiirini okurken, eski günlere gittim.
Şiiri çok sevdiğim zamanlara… O dönemde kütüphanemin çoğunu şiir kitapları oluştururdu. Sıkı bir şiir okuyucusuydum. Törenlerde ve sınıfta öğretmenlerim şiir okumamı istedikleri zaman, duygularımı bütün okulla paylaşmaktan büyük heyecan ve mutluluk duyardım.
Her şiir okuduğumda, şiiri yazan kişiye şaşkınlık ve imrenme duygularıyla birlikte içten içe hayranlık duyardım. Duygularını, hissettiklerini, yaşadıklarını nasıl olur da bu kadar az kelimeyle ve bu kadar yoğun olarak aktarabiliyorlardı? Roman okumayı da severdim fakat şiir benim için başka değil, bambaşkaydı.
Sonra ne olduysa şiir okuyamaz ve şiir kitabı almaz oldum. Yeni şairler bana hitap etmiyordu. Zaman zaman Küçük İskender’i okuyordum. Sonra; Ahmet Arif, Melih Cevdet Anday, Cahit Zarifoğlu, Necip Fazıl Kısakürek, Ceyhun Atuf Kansu, Cemal Süreyya ve Özdemir Asaf’ı yeniden keşfettim.
Bu keşif yaşamımın diğer alanlarının da beslenmesine yardımcı oldu.
Roman ve şiiri birbirinden daha net bir şekilde farklılıklarıyla birlikte değerlendirmemin sonucu olarak, şiir ve romanın hayata bakış açımızla olan benzerliklerini keşfetmek beni şaşırttı. Bana göre şiir; sonuç odaklı, roman ise süreç odaklı bir yazı çeşidi.
Şiir kısa, net ve vurucu kelimelerle yüreği tam 12’den vuruyor.
Şiir süzme söz, sözün özü.
Roman ise o anı yaşayarak, onu alabildiğine detaylandırarak, tadına vararak, süreci anlatıyor.
Hangisi daha iyi diye soracak olursanız, ben derim ki; yaşamınızda her ikisine de yer verin. Ne detaylara zaman ayırıp, detaylarda kaybolun ne de sadece sonuca odaklanarak ayrıntıları kaçırın. Her ikisini de doğru yerde, doğru zamanda kullanın.
Başucunuzda her zaman bir şiir kitabı, bir de romanınızın olması dileğiyle…
Sevilay Demir